0(212) 247 21 02

Katılma ve Katkı Payı Alacağı Davası


EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMANIN KAPSAMI NEDİR?

TMK Md.218- Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar.

EDİNİLMİŞ MAL NEDİR?

TMK Md.219- Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleridir.

Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:

  1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
  2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
  3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
  4. Kişisel mallarının gelirleri,
  5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler

– Kadının merdiven silmesi, çocuk bakması gelirini evine, ailesine harcaması kadının evlilik birliğinde ailesine destek olmak amacıyla yaptığı harcamalar sayılır ve katkı payı alacağına hak kazandırmaz. Şöyle ki;

TMK.’nun 186. maddesinin III. Fıkrası “Eşler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar” hükmü gereği Bir eşin evine harcadığı emek katkı payı alacağı çerçevesinde değerlendirilemez. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk dairesi’nin 2007/9394 K. Sayılı kararı bu kanun maddesini destekler niteliktedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 06.03.2007 tarih, 2007 / 8774 E, 2007/9394 K. sayılı kararında şu ifadelere yer verilmiştir: “Keçiören’deki ev 11.04.1995’te, otomobil ise 19.08.1997 tarihinde alınmıştır. Dinlenen tanıklar, davalı kadının 2000 yılında hediyelik eşya yapıp sattığını zaman zaman da temizliğe gittiğini ifade etmişlerdir. Davacının davalıya ait evin ve otomobilin edinilmesine katkıda bulunduğuna ilişkin bir beyan ve delil bulunmamaktadır. Kadının, ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olması, Türk Medenî Kanununun 227. maddesi anlamında katkı sayılamaz.”

EDİNİLMİŞ MALLARA EKLENECEK DEĞERLER NELERDİR?

TMK Md.229

  • Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
  • Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.

Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşıda ileri sürülebilir.

KATILMA VE KATKI PAYI ALACAĞI DAVASI NEDİR?

4721 sayılı Medeni Kanun’a göre, 01.01.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.  Her eş, evlilik içerisinde edinilmiş malların yarısı üzerinde hak sahibidir. Bu dava katılma alacağı davası olarak açılır.

KATILMA VE KATKI PAYI ALACAĞI DAVASINDA ZAMAN AŞIMI SÜRESİ

Eşler arasında görülen boşanma davası kesinleştikten sonra katkı payı davası açmak isteyen eş için zaman aşımı süresi başlar. Her ne kadar TMK m. 178 uyarınca  bir (1) yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu yönünde karar verilse dahi TBK Md.146 “aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on (10) yıllık zaman aşımına tabidir” düzenlemesi yer almaktadır. Bu neticede boşanma davasının kesinleşmesinden sonra katkı payı davası açmak isteyen eş on yıllık zaman aşımına tabi tutulacaktır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/375 E. 2013/520 K.

“01.01.2002 Tarihinde yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminde, katılma alacağına uygulanacak zaman aşımı süresi konusunda Türk Medeni Kanunu’nda ayrı bir hüküm bulunmadığına ve niteliği itibariyle hakkın bir alacak hakkı olduğunun açık olmasına göre, olayda uygulanması gereken hükümler, TMK. m. 5 yollaması ile TBK. m. 146(eBK m. 125) uyarınca belirlenecektir. Anılan hükümde; “kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zaman aşımına tabidir”(6098 Sayılı TBK. m. 146; eBK. m. 125) düzenlemesi yer almaktadır. Şu halde, katılma alacağında zaman aşımı süresi TBK m. 146(eBK m. 125) uyarınca on(10) yıl olarak uygulanmalıdır…”

KATILMA VE KATKI PAYI ALACAĞI DAVASINDA İSPAT YÜKÜ

TMK Md. 222 – Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. İspat yükü üzerinde olan tarafın davasını ispat edememesi Bozma sebebidir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/8516 E. 2012/12142 K.

“Evlilik içinde 6.6.2006 tarihinde edinilen davaya konu taşınmazın TMK.nun 222/1. maddesi gereği davalı tarafından kişisel malı olduğu ispat edilemediği sürece TMK.nun 222/3. maddesi gereği edinilmiş mal kabul edilmesi gerekir. Katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmaması veya herhangi bir katkıda bulunup bulunmamasının bir önemi de yoktur. Burada ispat yükü kişisel mal olduğunu iddia eden davalıya düşmektedir. Toplanan delillerden davalı tarafından davaya konu taşınmazın evlenme öncesi sahibi olduğu diğer bir taşınmazın satışından gelirle edinildiği savunulmuş ise de getirtilen tapu kaydına göre diğer taşınmazın boşanma sonrasında 22.6.2009 tarihinde satıldığı anlaşılmış olup davalı savunmasını ispat edememiştir.”

ZİNA NEDENİYLE KATILMA ALACAĞI

TMK. Md.236- Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.

Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/5939 E. 2017/367 K.

“…talep edebileceği katılma alacağı miktarı 41.870,00 TL (64.240,00 TL + 19.500,00 TL = 83.740,00 TL / 2 = 41.870,00 TL) olduğu, ancak taraflar arasındaki boşanmanın davacının zinası nedeniyle gerçekleştiği anlaşıldığından TMK 236/2 maddesi gereğince hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak katılma alacağının 17.500,00 TL olarak belirlenmesine ve bu miktarın davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde reddedilen kısım yönünden davacı vekili, kabul yönünden davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.”

“…Söz konusu taşınmaz eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınarak davalı adına tescil edilmiştir. Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4721 sayılı TMK 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Bu bağlamda tasfiyeye konu taşınmazın satın alındığı tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı TKM’de, 01.01.2002 tarihinde yürülüğe giren 4721 sayılı yasanın 236/2 maddesinin karşılığı bulunmadığından boşanma sebebinin zina olmasına dayanarak davacının katkı payı alacağında indirim yapılması doğru değildir.”

DEĞER ARTIŞ PAYI

TMK  Md. 227 – Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki  değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması hâlinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.

Burada diğer eşin mal varlığını edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkı sağlayan eş, tasfiye esnasında bu hakkını isteyebilir. Fakat katkı payında olduğu gibi burada da alacağın mali bir değeri olması gerekmektedir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/3141 E. 2013/14186 K.

“…Davacının, hükmün dava konusu 183 ada 1 sayılı parselde kain 16 nolu bağımsız bölüme ilişkin kısmına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; her ne kadar, davacı; dava konusu taşınmazın iç inşaatının yapılmasında gerek bizzat çalışarak gerekse bir kısım masrafları ödeyerek katkı sağladığını ileri sürerek mal rejiminin tasfiyesi kapsamında alacak isteğinde bulunmuş ise de; taşınmazın iç inşaatında bizzat çalışması maddi katkı sayılmayacağından Mahkemece bu yönde anılan istek bakımından ret kararı verilmesi doğru olmuştur”

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/3345 E. 2013/14705 K.

“ Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecadına, talep edilen tüketici kredisi taşınmazların edinilmesinde, korunmasında veya iyileştirilmesinde kullanılmadığına, aile birliği için yapılan harcamalar ile müşterek çocuklar için yapılan harcamaların davalıdan tahsilinin istenmesi mümkün olmadığına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin banka kredisinden kaynaklanan alacağa ilişkin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün  ONANMASINA…”

KATILMA ALACAĞININ VE DEĞER ARTIŞ PAYININ ÖDENMESİ

  • ÖDEME VE ERTELENMESİ

TMK Md. 239- Katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir. Aynî ödemede malların sürüm değeri esas alınır; bir mesleğin icrasına ayrılmış birimler ile işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir. Katılma alacağının ve değer artış payının derhâl ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler doğuracaksa, borçlu eş ödemelerinin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir. Aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür; durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir.

  • AİLE KONUTU VE EŞYASI

TMK Md. 240- Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır. Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir. Sağ kalan eş, miras bırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve alt soyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır

  • ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE KARŞI DAVA

TMK Md. 241- Tasfiye sırasında, borçlu eşin mal varlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir. Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Yukarıdaki fıkra hükümleri ve yetki kuralları dışında mirastaki tenkis davasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.