0(212) 247 21 02

Ziynet Eşyası Davası


DÜĞÜNDE TAKILAN ZİYNET EŞYALARI KİME AİTTİR?

Düğünde takılan takılar ister kadına isterse erkeğe takılsın tüm takılar kadına aittir ve kadının kişisel malı sayılacaktır. Sadece erkeğin takabileceği cinsten örneğin saat , kol düğmesi gibi takılar erkeğe ait olacaktır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/21125 E.  2015/17417 K.

“…Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.
Ne var ki mahkemece; tarafların düğünlerinde damada takılan 1 adet bilezik , 4 adet yarım altın, 47 adet çeyrek altın damada ait olduğu kabul edilerek sadece kadına takılan altınlar yönünden kabul kararı verilmiştir.

O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, düğün sırasında geline ve damada takıldığı tespit edilen tüm takılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi olmalıdır.

Mahkemece, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.’’

ZİYNET EŞYASINDA İADE ŞARTI KOŞULU NEDİR?

Taraflar arasında bir anlaşma yoksa kadın kendi isteği (iade edilmemesi şartı) ile altınlarını kocasına verdi ise bir daha bu altınlarını talep etme hakkı yoktur. Fakat erkek bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/26823 E.  2014/26223 K.

“…Düğünde takılan takı paraları ve ziynet eşyaları, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa kadına ait sayılır. İade edilmeme koşuluyla verildiği kanıtlanmadıkça; bunların koca tarafından borçları için bozdurulup harcanması; onu iade borcundan kurtarmaz. Davacı-davalı koca, kadının takı ve ziynet alacağı taleplerine verdiği cevapta “ onların hepsinin nişan, düğün ve ev eşyası borçları için kullanıldığını’’ beyan ve kabul etmiş ; takı parasının, kadın tarafından iade edilmemek üzere kendisine verildiğini de ispatlayamamıştır. Açıklanan bu nedenlerle, takı parası talebinin kabulü gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

ZİYNET EŞYASI EDİNİLMİŞ MAL SAYILIR MI?

Edinilmiş mal eşlerin evlilik birliği içerisinde edindiği mallar sayılmaktadır. Bu nedenle kişisel mallar bu kavrama dahil edilmez. TMK Md. 220’de kişisel mal sayılabilecek haller 4 bent şeklinde sıralanmıştır.

 

TMK Md. 220- Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:

  1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  3. Manevî tazminat alacakları,
  4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

TMK Md. 220/1 bendinde de görüleceği üzere eşlerden sadece birisinin kullanımına yarayan eşya kişisel mal sayılmaktadır. Kadının takıları bu bende dahildir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/27096 E. 2015/100 K.

“…-Düğünde kadına takılan ziynetler, bağış hükmündedir ve kadının kişisel malıdır. Ziynetlerin, geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe bunları alan, iade etmekle yükümlüdür. Olayımızda davacı kadının düğünde kendisine hediye edilmiş olan 70 adet küçük altının ve kadına kocanın ailesi tarafından takılmış olan 5 adet bileziğin, koca ve babası tarafından, borcunun karşılığı olarak kuyumcuya verildiği toplanan delillerle gerçeklemiştir. Davacı kadının 70 adet çeyrek altını eşine hibe etmediği gibi, kocanın bu altınları babasının kişisel borcu için harcama yetkisi de yoktur. Davalı da, 70 çeyrek altını, babasının kadına (geline) takılmak üzere alınan 5 bileziğin karşılığı olarak kuyumcuya verildiğini kabul ettiğine göre, bu altınlar yönünden de davacı kadının isteğinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

ZİYNET EŞYALARINDA İSPAT YÜKÜ KİME AİTTİR?

TMK Md. 6 – Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.

İspat yükü savunmada bulunan kişiye düşer. Kendi yararına hak çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamak zorundadır.

  1. Hukuk Dairesi 2019/2878 E. 2019/10463 K.

“…Somut olayda; davalı kocanın, takılan altınların bir kısmının evlilik birliği içinde iade edilmemek üzere düğün borçlarına harcanmış olduğunu belirtmesi karşısında bozdurulan bu altınlar yönünden, kadının isteği ve onayı ile bozdurulduğunun kanıtlanması, davalı kocaya düşmektedir,
O halde, mahkemece yapılacak iş; davalı kocaya bozdurulan altınların kadının isteği ve onayı ile bozdurulduğunun yemin dahil her türlü delil ile ispatına imkan verilerek sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda davacının ziynet alacağına ilişkin talebin tümden reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/20430 E. 2017/10755 K.

“…Somut olayda; davacı, evlilik sonrası 8 adet bileziğin davalı …’nin babası olan diğer davalı … tarafından aynen iade edilmek şartıyla alındığını iddia etmiş; ancak bu hususu ispatlayamamıştır. Zira bu hususa ilişkin dinlenen davacı tanıkların beyanları duyuma dayalı olup, sözkonusu tanıkların 8 adet bileziğin davalı … tarafından iade edilmek üzere alındığına dair görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır .Davalılar … ve … ile davalı tanık beyanları ise; davacı beyanlarında geçen 8 adet bileziğin davacının bilgisi dahilinde düğünde emaneten takılmak üzere kuyumcudan davalı … tarafından alındığının düğün sonrası yine … tarafından kuyumcuya götürülerek iade edildiğine ilişkindir. Bu durumda mahkemece; davalı …’a açılan 8 adet bilezik yönünden davanın reddi gerekirken , yanılgılı değerlendirme ile, davalı … yönünden davanın kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

ZİYNET ALACAĞI DAVASINDA BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ İLE İSPAT MÜMKÜN MÜDÜR?

Ziynet alacağına ilişkin davalarda ziynet eşyalarının tek tek cins, nitelik, miktar ve değerleri açık açık belirtilmelidir. Bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm kurulmasının yasaya uygun olmadığı Yargıtay kararları tarafından da desteklenmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/2392 E. 2019/4380 K.

“…dava dilekçesinde kendisine düğünde takılan 90 çeyrek altın, 17 bilezik ve 3000,00 TL takı parası alacağı toplamından ibaret 42.636,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte erkekten tahsilini istemiş, … dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. … ziynet eşyalarının tek tek cins, nitelik, miktar ve değerleri gösterilmeksizin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1729 E. 2019/3614 K.

“… Mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin 7.500,00 TL ziynet eşyası bedelinin erkekten tahsili ile kadına ödenmesine karar verilmiş ise de bu bedele nasıl ulaşıldığı anlaşılamamıştır. Gerçekleşen bu  durum karşısında mahkemece hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında …  talep ettiği ziynetlerin nelerden ibaret olduğu ve değerleri ayrı ayrı açıklattırılıp dava konusu ziynet ve para alacağının bilirkişi marifetiyle dava tarihindeki değerleri belirlenerek ve dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilip gerçekleşecek sonucu uyarınca ziynet ve para alacağına ilişkin bir karar verilmesi gerekirken…”

ZİYNET ALACAĞI DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME NERESİDİR?

Bu durum evliliğin devamı veya evliliğin sonlanması durumuna göre değişkenlik gösterir.

  • Eğer evlilik devam ediyorken ziynet alacağı davası açılmak isteniyorsa davaya bakmakla görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.

 

  1. Hukuk Dairesi 2016/11068 E.  2016/10950 K.

 

“…Somut olayda; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma kararında ziynet eşyalarının bedelinin ödenmemesinden kaynaklanan zararın tahsiline ilişkin davada görevli mahkemenin, asıl davanın görüldüğü aile mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Bu durumda davaya bakma görevinin 2. Aile Mahkemesine ait olduğu Özel Dairenin kabulündedir. Özel Dairenin bozma kararının mahkemeleri bağlayıcılığı özelliği vardır.’’

  • Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihinden önce evlilik sonlanmış ise ve bu durumda ziynet alacağı davası açılmak isteniyorsa davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
  1. Hukuk Dairesi 2017/923 E.  2018/10512 K.

“…Bu kapsamda somut olaya bakıldığında ise;1-… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.10.2011 kesinleşme tarihli, 2010/83 Esas ve 2011/98 Karar sayılı kararı ile TMK’150 gereğince tarafların evliliğinin iptaline karar verilmiştir. 2- Bu halde taraflar arasındaki evlilik baştan itibaren iptal olmuştur. Davacının düğün merasiminde davalı kadına takılan ziynet eşyalarına ilişkin alacak talepleri yönünden yukarıdaki açıklamalar da gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın bağıştan rücu nedeniyle Borçlar Kanunu’ndan kaynaklandığı ve bu talepler yönünden görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Görev kamu düzenine ilişkindir. Yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Hal böyle olunca mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilmek suretiyle hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”

  1. Hukuk Dairesi 2019/6825 E.  2019/10825 K.

“…Davacı-karşı davalı kadının ziynet alacağına yönelik davasına gelince;
Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesiyle, önceki eşinden boşandıktan sonra açtığı ziynet eşyalarına yönelik alacak istemli davasında

Kayseri 3.Aile mahkemesinin 08.04.2014 tarihli ilamı ile lehine ziynet eşyalarının iadesi yönünde karar verildiğini, verilen karar ile önceki eşinin kendisine dava dilekçesinde sayılı olan ziynet eşyalarını aynen teslim ettiğini, davalı-karşı davacı erkeğin kadının elinde toplu şekilde ziynet olduğunu bildiğini, zor durumda olduğundan bahisle bu ziynetleri kadından borç olarak istediğini ve kadının da aile içinde huzursuzluk çıkmaması için bu ziynetleri davalı-karşı davacı erkeğe verdiğini ve geri alamadığını iddia ederek, harcını yatırmak suretiyle alacak talebinde bulunmuştur. Bu talep, aile hukukundan kaynaklanmayıp, genel hükümlere tabi olup, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle, bu talep yönünden Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, aile mahkemesinin davanın esasına girip yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

YETKİLİ MAHKEME

Ziynet alacağı davasında yetkili mahkeme özel olarak belirtilmemiş olmakla beraber kanundaki genel hükümler geçerlidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.

HMK Md. 6- (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

  1. Hukuk Dairesi 2014/18113 E.  2015/11367 K.

“…Somut olayda dosya içeriğindeki nüfus kayıt örneğinden davalının yerleşim yerinin “Mudanya” olduğu, davalının yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasında da adresinin “Mudanya” olduğu anlaşılmaktadır. Davalı süresinde verdiği cevap dilekçesi ile ikametgahının Mudanya olduğunu, davaya bakmakla yetkili olan mahkemenin “Mudanya Aile Mahkemesi” olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece, tarafların Bursa 1.Aile Mahkemesi’nin 2011/1297 ve 2012-820 Karar sayılı kararı ile boşandıkları, davanın 11/09/2012 tarihinde kesinleştiği, boşanma davasının Bursa’da görüldüğü gerekçesi ile davalının yetki itirazı yerinde olmadığı belirtilmiştir.Davalının yetki itirazında, davanın davalı ikamet adresinin bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiğini belirterek yetkili mahkemeyi gösterdiği kuşkusuzdur.Davalının ikametgah adresi “Mudanya” dır.Hal böyle olunca; mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…”

ZİYNET ALACAĞI DAVASINDA ZAMAN AŞIMI SÜRESİ NEDİR?

Mülkiyete konu Ziynet alacağı davası istihkak davasıdır ve ziynet eşyasının iadesine dair açılacak dava zaman aşımına tabii değildir.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/12982 E. 2011/5634 K.

“…Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise istem tazminata ilişkin olduğundan Borçlar Kanununun belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Borçlar Kanunu’nun dikkate alınması gerekir…”

ZİYNET ALACAĞI DAVASI ISLAH EDİLİR Mİ?

HMK Md. 176- (1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.

(2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.

HMK 176. Maddesi gereğince ıslah dilekçesi tahkikatın sona ermesine kadar davanın görüldüğü mahkemeye verilir ve ziynet talebi artırılabilir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/13019 E. 2012/17463 K.

“…-Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HUMK m. 74, HMK m. 26). Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde 16 adet 20’şer gramlık burma bilezik, 1 adet 65 gramlık set, 1 adet künye, 1 adet bileklik, 3 adet yüzük, 1 adet kolyenin aynen, bu mümkün olmadığı takdirde ise bedeli olan 19.304 TL’nin yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davacı-davalı kadının ziynetlere dair talebini usulünce yapılmış bir ıslah (HUMK m. 83 vd; HMK m. 176 vd) işlemi olmadan arttıramayacağı hususu gözden kaçırılarak, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınıp, talepten fazlasına hükmedilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davalı-davacı koca yararına, yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple de davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,…”

YARGITAYCA BOZMA SONRASI ISLAH MÜMKÜN MÜDÜR?

 

  1. Hukuk Dairesi  2019/3543 E.  2019/10480 K.

“…Somut olayda; davacının davayı 14.575TL bedel üzerinden açtığı ve bu kısma ilişkin harç yatırmadığı ancak bu hususun hükümle birlikte tamamlanabilir nitelikte olduğundan bozma sebebi yapılmadığı, dairemiz bozması sonrası bozmaya uyularak yapılan yargılamada 23.10.2018 tarihinde ıslah dilekçesi vererek davayı 38.127TL ye ıslah ettiği, mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı vekilinin 23.10.2018 havale tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; bozma sonrası ıslah edilen miktar üzerinden yazılı şekilde
hüküm tesisi doğru görülmemiştir…”

NİŞANIN BOZULMASI DURUMUNDA ZİYNET EŞYALARININ İADESİ MÜMKÜN MÜDÜR?

TMK Md. 122- Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.

Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.

Nişanlanmada ve nişanlılık süresi boyunca takılan ve ya ev, araba gibi hediye olarak verilen  mali değeri yüksek tüm takılar geri istenebilir. Geri istenebilmesi için nişanlılığın son ermesinden itibaren bir (1) yıl içinde dava açılması gerekmektedir. Aksi halde zaman aşımına uğrayacağı için hak kaybı olacaktır.  Türk Medeni Kanununun 123. Maddesinde bu hüküm açıkça belirtilmiştir.

TMK Md.123- Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/17223 E. 2014/2072 K.

TMK’nın 122.maddesine göre, nişanlılık evlenme dışında bir nedenden dolayı sona ererse, nişanlıların birbirlerine vermiş oldukları, alışılmışın dışındaki hediyeler geri istenebilir. Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Nişanın bozulması halinde alışılmışın dışındaki hediyeler aynen, mevcut değilse mislen geri verilir veya karşılığı sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenir. Alışılmış mutad hediyelerden kasıt; giyilmekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delil ile ispat edilebilir.
Nişan hediyelerinin mutad sayılabilmesi, yöresel örf ve adete göre verilen hediyelerden olması yanında maddi değerinin de günün koşullarına göre fazla olmayan hediyelerden olmasına bağlıdır ve bu da daha çok tarafların mali ve sosyal durumları ile ölçülmelidir.

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.